FM radyoya erişmeye çalıştığınız anda telefonunuz kulaklık takmanızı her istediğinde muhtemelen sinirleniyorsunuzdur.
Neden dünyanın diğer ucuyla sorunsuz iletişim kurmamıza yardımcı olabilecek telefonlarımız var da radyo dinlemenin daha verimli bir yolunu bulamıyoruz?
Sonuçta, radyo yaklaşık bir asırdır var. Buna rağmen nasıl oluyor da 21. yüzyıl telefonlarımız bu eski teknolojiye basit bir kablo yardımı olmadan erişemiyor?
Bu soruyu cevaplamaya çalışmadan önce, radyonun nasıl çalıştığına bakalım.
FM radyo nasıl çalışır
Radyo, herhangi bir doğrudan kablolu bağlantı biçimi olmadan bir yerden diğerine enerji gönderme eylemine denir.
Radyo dalgaları, verici adı verilen bir ekipmandan hareket eder, havada kablosuz olarak yayılır ve daha sonra alıcı adı verilen başka bir ekipman tarafından toplanır.
Önce bir kayıttan veya bir sesten ses enerjisi yakalarsınız ve sonra onu elektrik enerjisine dönüştürürsünüz. Bu enerji daha sonra elektrik enerjisinin gücünü artıran uzun bir antene akar.
Sinyalin anten konumundan ne kadar uzağa gitmesini istediğinize bağlı olarak bu yükseltme işlemini kontrol edebilirsiniz. Elektrik akımındaki elektronlar çalkalanır ve radyo dalgaları şeklinde görünmez elektromanyetik radyasyon yaratmak için ileri geri hareket etmeye başlar.
Bu dalgalar daha sonra alıcı antene ışık hızında hareket eder. Bu da radyo dalgalarını tekrar elektrik akımına dönüştürür. Ses enerjisi daha sonra radyo müziğinin sesiyle kulaklarınızı süslemek için bu elektrik akımından çözülür.
Radyo antenleri
Ev tipi radyolar, genellikle iki farklı antene sahiptir. Antenlerden biri içine kıvrılmış, diğeri ise dışarıya uzatılmıştır.
Peki neden iki ayrı antene ihtiyacımız var? Bunun nedeni, radyonun genellikle iki frekansta yayınlanmasıdır. Biri AM radyo frekansı (Genlik Modülasyonu) ve diğeri daha popüler olan FM Radyo frekansıdır (Frekans Modülasyonu).
İkisi arasındaki temel fark, FM radyo dalgalarının kısa bir mesafe kat etmesi, ancak çok daha yüksek bir frekansta (yaklaşık 85-100 MHz) çalışması, AM radyonun ise çok daha düşük bir frekansta (yaklaşık 1000 kHz) daha büyük bir mesafe kat eden dalgaları kullanmasıdır . Bu nedenle FM sinyalleri, AM karşılıklarından 10 kat daha büyük frekanslara sahiptir.
Tek bir anten, bu oldukça farklı frekansların ikisini birden alamaz. Antenin uzunluğunu belirleyen radyo dalgasının frekansıdır. Temel olarak, daha büyük bir dalga boyu, daha uzun bir anten anlamına gelir.
Örneğin, bir FM sinyalini yakalamak için yaklaşık 90 cm uzunluğunda bir antene ihtiyacınız var. Ne yazık ki, modern telefonların içinde antenleri entegre edecek yer yok.
Bu nedenle kulaklıklar, telefonlar için bir anten görevi görüyor. Aslında kulaklıklar, bir ucunda bir mıknatısı çevreleyen bir bobin ve diğer ucunda kalın bir metal jak bulunan yalıtılmış metal tellerdir.
Kulaklıklar, radyo dalgasındaki enerjiyi toplayarak ve ardından alıcıya ileterek bir anten gibi çalışır. Ayrıca uzunlukları genellikle 90 cm’den fazladır, bu da FM sinyallerini rahatlıkla almalarını sağlar.
Bu işi yapmak için ihtiyacınız olan tek şey basit bir metal tel, bu yüzden telefonu sıradan bir USB kablosuyla harici hoparlörlere bağladığınızda bile radyo dinleyebilirsiniz.
Peki telefon üreticileri, kulaklıkları telefonların içerisine yerleştiremez mi? Dürüst olmak gerekirse, size kulaklıksız FM radyo dinleme seçeneği sunan birkaç telefon var, ancak çoğu telefon şirketi bundan vazgeçiyor.
Çünkü telefonların içerisine anten görevi gören metal teller yerleştirmek, hem daha fazla ağırlık yaratıyor, hem de telefonun içerisindeki bileşen alanını daraltıyor.