Teoman; Türkiye’de sadece rock müziği için değil, Türk müziği için de önemli bir isim. Sadece şarkıları ya da şarkı sözleriyle değil, konuşmalarıyla sık sık gündeme geliyor. Ünlü müzisyen, Günaydın’dan Tuba Kalçık’a müzik yolculuğunu anlattı ve hayata dair özel açıklamalar yaptı.
Teoman’ın açıklamaları şu şekilde:
‘BİRİKİMLERİMİN DÖRTTE BİRİ ÇOCUK ESİRGEME KURUMUNA GİDECEK’
“Kanuni düzenlemeler nedeniyle vasiyetimi istediğim gibi yazamadım ama. Ölümüm halinde birikimlerimin dörtte biri çocuk esirgeme kurumuna gidecek. Gerisini doğal mirasçım olarak kızım alacak.”
‘KENDİMİ BABA OLARAK ÇOK BEĞENMİYORUM’
“Kendimi baba olarak çok beğenmiyorum. Ama kızımın bu konuda derdi yok. benim şapşallıklarıma çok gülüyor. Beceriksizliklerime. Ama ona güven duygusu vermeye çalışıyorum. Küçükken kendimi, babam olmadığı, maddi olarak da zayıf olduğumuz için hep çok güvensiz hissettim. Dayanağım olmadığını düşündüm hep. Bu beni huzursuz biri yaptı. Kızım öyle hissetmesin istiyorum. Timur’un düşünceleri biraz uçuk. O bir alkolik ve majör depresyon sürecinde. O yüzden fikirleri, duyguları, oradan oraya savruluyor. Saçmalıyor her düşüncesinde ve hareketinde. Bense, en azından artık, çok daha makul biriyim.”
‘ÇOCUKLARI BİR PROJEYMİŞ GİBİ BÜYÜTÜYORLAR’
“Günümüz ebeveynleri, özellikle zengin, modern kesim olarak tanımladığımız kitlede, çocukları birer projeymişçesine büyütüyorlar. Abartılı isteklerle, bence yanlış olan değerlerle yönetiyorlar. Hepsi için değil ama, Geleneksel aileleri daha makul bulduğum anlar oluyor benim. Ve daha alt gelir grubundaki aileleri daha çok beğeniyorum. Zenginler dünyası, benim dünyam değil. Farklı değerleri var benden.”
Teoman, İsrail’in Filistin’e yönelik izlediği politika hakkında ise şunları söyledi:
“İsrail’in şahinleri her zaman çok sertlik yanlısı oldular. Bakan düzeyinde bile, Müslümanlar ya bizim istediğimiz gibi yaşar, ya da ölürler, gibi korkunç söylemleri oluyor. Şu anda da şahinler iktidarda. Irkçılar ve acımaları yok. Sorunuzla ilgiyi, başka bir açıdan daha bir şeyler daha söylemek isterim. Başka bir coğrafyadan olacak örneğim. Ukrayna Dışişleri Bakanı, Rusya saldırısı konusunda batıya şöyle seslendi; “Burada, sizin gibi sarışın, mavi gözlü çocuklar ölüyor.” Irkçılığın derecesine bakar mısınız? Yani, doğu dünyasının karakafalıları ölünce problem yok, sarışın, mavi gözlü batılılar ölünce var! Bu söz her şeyi açıklıyor. Sadece Batıyı suçlamak istemem bu arada. Ben insanlar için eşitliğe inanırım. Aynı ters bakış açısı, nefret söylemleri dünyanın her kesimindeki insanlarda da olabiliyor. Irkçılık ne yazık ki, dünyanın her yerine yayılmış durumda. İnsanoğlu temelde ırkçı ve bencil ne yazık ki. Duyarlı insanlar azınlıkta. İnsanlık ne yazık ki bu konuda bir arpa boyu yol gidemedi.”
SEVEN SEVER SEVMEYEN SEVMEZ
Ünlü rockçı “Teoman olarak Batı’nın müzikal açıdan çok mu abartıldığını düşünüyorsunuz?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Yazdığım kitaptaki karakter Timur, kültürel olarak batının kendi sanatsal değerlerini bütün dünyaya kakaladığını düşünüyor. Ben de öyle. Halbuki doğu müziği de inanılmaz derecede zengin. Batı müziğinde olmayan bir sürü ses ve aralık var doğu müziğinde. Ama batı, kendi avantajı olan çokseslilik tarafını öne çıkarıyor propagandasında. Afrika müziği de, ritmik olarak çok çok daha zengin batıdan. Batı, kültürel hegemonyasını bütün dünyaya yutturdu diye düşünüyorum. Bütün dünyaya, kendini değerli, diğerlerini değersiz saydırarak. Kaldı ki, müzik zengin olmak zorunda da değildir. Müzik, müziktir, nasıl olacağını o müziği yapanlar belirler, dinleyici seçer ne dinleyeceğini. Ayrıca, bu işin farklı kodları vardır. Mesela Türkiye yıllarca arabesk müziğe saygısızlık ve haksızlık yaptı. Onu yoz olarak nitelendirdi. Sanatta yozluğa inanmam ben. Herkes istediğini yapar, dinleyen, dinler. Seven, sever. Sevmeyen sevmez.”
“Yanlış anlaşılmak istemem ama yüksek kültür / popüler kültür ayrımına inanmam ben. Klasik müzik, zamanının pop müziğidir zaten. 16. Yüzyılın artistik kodları, günümüzde kültürün sadece küçük ve yan bir unsuru olabilir. Ki, öyle oluyor zaten. Batı dünyasında bile böyle bu. klasik batı müziği denilen tür, genç seyirciyi çekemiyor batıda. Şiir bile bitti batıda. Türkiye daha iyi durumda o açıdan. Şunu eklemek isterim. Kim ne isterse onu dinler, istemezse dinlemez. Hatta müzik dinler biri olmak da bir zorunluluk değildir. İnsanlar seçimlerinde özgürdür. Ben şarkılarıma özendim hep. Belirli bir kaliteyi hedefledim. Ama yine, kimse benim şarkılarımı dinlemek, sevmek, takdir etmek zorunda değil.”
Teoman Eurovision hakkında ise şu açıklamayı yaptı:
“Çok çok gençken istedim. Ama açıkçası oralarda eğlenirim diye istemiştim o yıllarda. Müzik olarak hiçbir zaman ciddiye almadım Eurovision’u… Eurovision’un Türkiye için tek avantajı ülke tanıtımı olabilir. Müziğin yarışması olmaz zaten benim fikrime göre.”